Hayat Memat İşleri - 2. Bölüm

 ***POTANSİYEL RAHATSIZLIK OLUŞTURABİLECEK YAZI - *LÜM - *NT*HAR***

Hmm... 

Bundan dört yıl önce int*hara baya baya meyilli olduğum dönemde arkadaşımı arayıp ''ben gidiyorum'' dedim. ''Ben gidiyorum kendine iyi bak.'' anladı tabii. Anlaşılmayacak ne var?

Bugün bir akrabam, onun arkadaşı, ve akrabamın arkadaşının arkadaşı birkaç saat sohbet ettik. Üçü de erkek, ben tek kadın. Pek rahatsız hissettiğimi söyleyemem, sadece cinsiyet ve yaşantı farkından ötürü ben kendimi tam oraya uygun hissetmedim. 

Şimdi gece, saat 1.48. Ve ben yine ölsem mi diye düşünüyorum.

Yalama yaptı bu da ayol!

Bu seferki sebebim ise biraz dolambaçlı, az sabredin. Dört kişi kahve içip sohbet ettikten birkaç saat sonra akrabam, onun arkadaşı ve arkadaşının sevgilisi beraber oturup yemek yedik. Şimdi ben akrabamız ile aynı ülkedeyim, aynı şehirdeyim, ama şehir değiştireceğim. Şu anki şehre otobüsle 1.5 saat araba ile 1 saat uzaklıkta. Akrabamın arkadaşı da benim taşınacağım şehrin biraz daha uzağına taşınacak birkaç ay sonra. Laf lafı açtı akrabam dedi e siz gelmezsiniz artık bu tarafa. Sonra konuştuk konu kapandı başka konudan bahsederken ben de akrabama ''ben üşenmem öğle çayına bile gelirim biliyorsun'' dedim. Arkadaşı bu konu ile ne dedi hatırlamıyorum ama şu an cidden panik halindeyim. Akrabamın arkadaşı çok güzel bir insan çünkü, ya kalbini kırdıysam?

Yemek biraz ağır geldi bu arada, az önce bi Türk kahvesi içtim. Belki o da biraz çarpmıştır.

''Bu durum sizi tam olarak üzüyor? Neden bu konu üzerine bu kadar düşünüyorsunuz?'' diye sormuştu terapistim. İvit, benim de bi terapistim vardı. Hala var da benim devam edesim yok. Neyse. 

Overthinking. 

Kaşlarımın biraz üstünde, alnımın içinde bir birikinti var. Derimi parmaklarımla sıkıştırıyorum, biraz geçer gibi oluyor ama geri geliyor. Çok rahatsız edici. Hayır sinüzit değil, kafam bu halde olduğu zaman oluşuyor o birikinti.

Overthink. 

Gerçekten ya kafamı bir yerlere vurmak istiyorum ya da bi tane s*kmak. Ama ölesim yok. Ölmek istemiyorum. Yaşamayı seviyorum. Kendimi bir yere konduramıyorum. 

Geçen sene Osamu Dazai'nin İnsanlığımı Yitirirken kitabını okudum. Kitabın başı çok ağır geldi. Kitabı okuduktan sonra 'ben roman' türünde olması ve aralarda kurgu olması içimi rahatlattı. Osamu Dazai ile fazla benziyoruz çünkü, en azından küçüklüğümüz. Bu hiç hoşuma gitmedi. 

Bu arada bahsettim mi? Ben zeki ve başarılı bir insanım.

Övünmek gibi olsun, öyleyim.

Kendi başıma kurduğum sanat danışmanlığı şirketi büyüyor. Ve gerçekten çok kaliteli, çok başarılı bir şirket. Kime bahsetsem çok beğeniyor, müşteri memnuniyetimiz tavan.

Ama inanılmaz korkuyorum işler büyüyecek diye. Böyle iyi, paramı kazanayım sonra da çatır çatır yiyeyim. Zaten şirketi de bu yüzden kurdum, para harcamayı seviyorum ama birine muhtaç olmayı asla. 

İnsanları sevmiyorum. Çevremdeki herkes nasıl bu kadar kolay iletişim kurabildiğimi, nasıl en olmadık yerlerden insan tanıdığımı, nasıl en olmaz işleri halledebildiğimi merak ediyor. Oluyor işte! Çok soru sorma kalabalık da yapma.

Bilseler insanlardan nefret ediyorum, o yüzden bu kadar başarılıyım. 

Normal insanların normal bildiği sınır benim için ihlal. Bunu anlatamıyorum. Anlatasım da yok.

Etrafına bak. Daha bugün göz göze geldik seninle.

Ben sizin sessizliğe gömülmesini bilememiş kız kardeşinizim. Sesini duymaktan bıktığınız öğrenciniz, tantanasından bıktığınız komşu çocuğuyum. Yaka silktiğiniz kuzeniniz, mesafeli yaklaştığınız yeğeninizim.

Bugün tek başımayım. Sizin hiçbirşeyinizim. Yarın hiçkimse olacağım.








Yorumlar